Mehmet Tahir Yıldız, 1979 yılında Adana’da doğdu.  
Eğitimini burada tamamladıktan sonra iş hayatına atıldı.  
Sanatla ilişkisi ise içsel bir çağrıyla, 2015 yılında başladı.  
İlk eserini 15 Şubat 2015’te yayımladı. O günden bu yana sanat, onun için bir üretimden çok bir arınma alanı oldu.

Sanat dünyasında “Mehmedtahir” ismini kullanır.  
Bu isim, onun içe dönük tarafının, gözlemleyen benliğinin ve sanatçı duyarlılığının bir yansımasıdır.

Herhangi bir akademik sanat eğitimi almadan, tamamen sezgisel bir yaklaşımla üretim yapan Mehmedtahir;  
karalamalarla, vektörel çizgilerle başladığı yolculuğunu zamanla kendi tekniklerini geliştirerek sürdürdü.  
Kağıt, tuval, dijital yüzey... materyal fark etmeksizin, çizginin ruhunu korumaya odaklandı.

Sanatında ana tema “insan”dır.  
Ama yalnızca dış forma değil, içte süren çatışmalara, gölgelerde kalan anılara, ruhun sessiz yanına bakar.  
Eserlerinde siyah, beyaz ve kırmızı; bir yandan sade, bir yandan çarpıcı bir dili temsil eder.  
Zaman zaman deformasyon, zaman zaman silinme hissiyle figürü bozar, yeniden kurar.

Onun üretiminde “anlatı” ile “görsel olan” iç içedir.  
Her eser, bir kelime kadar açık ama bir rüya kadar yoruma açıktır.  
Bir bakışla anlaşılmak istemez — izlenmek, hissedilmek ve zamanla çözülmek ister.

Sanat onun için bir “kimlik” değil, bir “duruş”tur.  
Bir cümle değil, bir ara sessizliktir.  
Bir sanatçıdan çok bir aktarıcı gibi çalışır: Görünmeyeni, duyulmayanı, söylenemeyeni aktarmaya çalışır.

Bugün Mehmedtahir, eserlerinde edisyon baskı kullanmayan;  
her çalışmasını tekil, kendine özgü bir parça olarak sunan bir üretim anlayışıyla yoluna devam etmektedir.

---

**Manifesto**  
*Sanat bir sunum değil, bir iç sürüklenmedir.*  
*Yol yürüyerek değil, durarak bulunur.*  
*Ben çizgiyi değil, sessizliği arıyorum.*  
— Mehmedtahir